6 Kasım 2019 Çarşamba

Kabadayı Filmi


Kabadayı filmini bilir misiniz? Şener Şen’in başrolünde devleştiği Ömer Vargı filminden bahsediyorum.

Yavuz Turgul filmlerinin –bu filmde yalnızca senarist olarak görev almıştır- genel bir takım özellikleri vardır. Bunların başında Şener Şen takıntısı yatmaktadır. Bu konuda kendisine hak vermemek mümkün değildir. Şener Şen, dünya çapında bir oyuncudur. Kendisinin rol alamayacağı bir yapım, bürünemeyeceği bir karakter yoktur. Çok yönlü bir oyuncu olmasına rağmen, aradan geçen yıllara rağmen, hak ettiği ilgiyi bir türlü göremediğini düşünmekteyim.

Bizim bir sinema kültürümüz oluşamamıştır. Arzu Film’in yaptığı komedi filmleri veya Yeşilçam’ın getirdiği şirket filmleri dâhil bu kültürü oluşturamamıştır. Elbette ki bir takım isimler vardır. Bunlar büyük adamlar olmasına rağmen, elde bulunan şartlardan dolayı, büyük düşünmelerine rağmen isteklerini yerine getirememiştir.

Bu kültürü oluşturmayı kafasına koyan isimlerden birisi de Yavuz Turgul’dur. Sinemamızın en kötü dönemlerinde çektiği Eşkıya filmi ile büyük bir ilgi görmüş ve Anka kuşu misali yanıp kül olan sinemamızı küllerinden yeniden meydana getirmiştir. Eşkıya filmi hakkında da iyi ve kötü yönlerini incelediğim bir yazı yazmayı düşünüyorum. Yazacak o kadar şey var ki nereden başlayacağımı bilmiyorum.

Kabadayı filmi başlangıç için ideal bir yapım. Zira kültürel birçok unsuru içerisinde barındırdığından ötürü bir filmin ötesindedir. Bunların tamamını elimden geldiğince incelemeye gayret edeceğim.

Yazıyı senaryo ve karakterler başlığı altında incelemeye gayret edeceğim. Kabadayı filmleri bir kategori oluşturduğundan ötürü, dünya genelinde birçok örneğe sahiptir. Ancak bizim sinemamızda yapılan filmler, dünyada yapılanların bir taklidi niteliğindedir. Bu nedenle bu orijinal yapımı incelemekle bir faydam dokunursa ne ala. Olmazsa da canımız sağ olsun. Ne yapalım? Oturup ağlayalım mı?

Kabadayı Film Senaryosu ve Karakterleri


Emekli bir kabadayının, uzun ve suçlarla dolu olan bir yaşantının ardından kendi köşesine çekilmesini ve arkadaşlarıyla vakit geçirmesini izleriz. Kabadayı Ali Osman adında birisidir. Ancak uzun hayatın kendisine sunacağı belirli hediyeler vardır. Unutkanlık ile başı bir hayli beladadır. Filmin ilk sahnelerinde, unutkanlığa dair belirli nüanslar görürüz. Bu durum, karakter ile seyirci arasındaki özdeşleşme için mükemmel şekilde kurgulanan sahnelerle gerçekleşir.

İkinci katmanda Kabadayı, Karaca ve Murat arasındaki bağlantıyı öğreniriz. Murat, Ali Osman’ın oğludur. Karaca ise Murat’ın sevgilisidir. Bu perdede olayların rengi karanlığa bürünür. Bir önceki akta gördüğümüz şeyler racon ile alakalıdır. Ali Osman, adalet ile insanlar arasında karar verme merciinde bulunan, sözü kanun kabul edilen ve çevresi tarafından saygı duyulan bir karakterken, Murat ve Karaca’nın durumu biraz daha vahimdir.

İstanbul’un karanlık sokaklarında yaşayan bu iki karakter toplumun dışında tiplerdir. Bu karakterlerin ardından Afet ve Sürmeli karakterleri ile tanışırız. Sürmeli eşcinseldir. Murat’a babalık yapmış, Afet’in en yakın dostudur. Ali Osman’ı ise babası gibi sevmektedir.

Buraya kadar tanıdığımız karakterler, birbirleri ile sürekli olarak çatışma halindedir. Farklı hayatlar, farklı görüşler ve farklı tercihler, birbirinden uzak bu karakterlerin tamamının bir araya gelmesine sebep olmaktadır. Bir araya gelme durumunun gerçekleşmesi için üçüncü bir perdenin açılması gerekmektedir. Bu perde, karanlık hale bürünen film yapısını, iç karartıcı hale getirecek şekilde tasarlanmıştır. Karşımıza çıkan karakterin adı Devran’dır.

Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu, İsmail Hacıoğlu, Rasim Öztekin ve Aslı Tandoğan tarafından canlandırılan karakterlerin neredeyse tamamı mükemmel şekilde uyuşmaktadır. Aslı Tandoğan, Karaca karakteri ile biraz zorlanmış gibi görünmektedir. Zira karakter ve yaşantısı arasında bir bağlantı olamaması, karakter ile özdeşleşmesini engellemiş gibi durmaktadır. Filmde sırıtan tek karakter maalesef kendisidir.

Senaryonun usta bir ismin elinden çıkması, filmin ilk sahnelerinde, seyirci ve karakterler arasında bir özdeşleşme sağlamakta ve film bizlere oldukça tanıdık gelmektedir.

Kültür ve Racon

Mafya filmlerinin genel yapısı, suç ve suçlular arasındaki bağ üzerine kurulmaktadır. Ancak Kabadayı filminde karşımıza çıkan karakter mafya değildir. Gayri meşru piyasa içerisinde, kendine göre oldukça saygın bir konumda bulunan, dürüst ve namuslu bir adamdır. İşlediği suçlardan ötürü pişmanlık duymakta, yapmış olduklarından gurur duymamaktadır. Yani izlediğimiz film karanlık kişilerin trajedisi üzerinde kurulmaktadır.

Adı konmamış kurallar –raconlar- filmin hemen her sahnesinde kendisini göstermektedir. Kabadayı karakterinin yüzüğünden, giydiği elbiseye, elinde tuttuğu tespihe değin hemen her şey kültürel belirli unsurlar hakkında bilgi vermektedir.

Kabadayı, âlemi farklı bir açıdan görmekte, gerektiği durumlarda suç işlemekten çekinmemektedir. Bu suçları işlemesinin yegâne sebebi, girdikleri çukurdan çıkmak istemesiyle alakalıdır.

Mafya, şirket patronları, uyuşturucu kaçakçıları ve polis arasında kalan Ali Osman, Murat ve Karaca’nın yapması gereken tek şey, girdikleri yerden minimum zararla kurtulmaktır.

Bu durumu senaryo yapısı içerisinde muhteşem şekilde sağlayan Yavuz Turgul, ne kadar büyük bir senarist ve sinemacı olduğunu filmin hemen her sahnesinde hissettirmektedir. Bazı filmler, yönetmenlerin ellerinden sıyrılarak senaristin filmine dönüşmektedir. Ömer Vargı, her ne kadar mükemmel bir iş yapmış olsa da yapılan filmin Yavuz Turgul’a ait olmadığını kanıtlayamamaktadır.

Kabadayı oyuncuları, senaryosu ve sinematografik açıdan, sinemamızın en önemli yapımları arasına girmeyi başaran filmlerden birisidir.

İMDB sitesinde 7,8 puana sahip olan bu film daha fazlasını hak etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder