Kabadayı filmini bilir misiniz? Şener Şen’in başrolünde
devleştiği Ömer Vargı filminden bahsediyorum.
Yavuz Turgul filmlerinin –bu filmde yalnızca senarist olarak
görev almıştır- genel bir takım özellikleri vardır. Bunların başında Şener Şen
takıntısı yatmaktadır. Bu konuda kendisine hak vermemek mümkün değildir. Şener
Şen, dünya çapında bir oyuncudur. Kendisinin rol alamayacağı bir yapım,
bürünemeyeceği bir karakter yoktur. Çok yönlü bir oyuncu olmasına rağmen,
aradan geçen yıllara rağmen, hak ettiği ilgiyi bir türlü göremediğini
düşünmekteyim.
Bizim bir sinema kültürümüz oluşamamıştır. Arzu Film’in
yaptığı komedi filmleri veya Yeşilçam’ın getirdiği şirket filmleri dâhil bu
kültürü oluşturamamıştır. Elbette ki bir takım isimler vardır. Bunlar büyük
adamlar olmasına rağmen, elde bulunan şartlardan dolayı, büyük düşünmelerine
rağmen isteklerini yerine getirememiştir.
Bu kültürü oluşturmayı kafasına koyan isimlerden birisi de
Yavuz Turgul’dur. Sinemamızın en kötü dönemlerinde çektiği Eşkıya filmi ile
büyük bir ilgi görmüş ve Anka kuşu misali yanıp kül olan sinemamızı küllerinden
yeniden meydana getirmiştir. Eşkıya filmi hakkında da iyi ve kötü yönlerini
incelediğim bir yazı yazmayı düşünüyorum. Yazacak o kadar şey var ki nereden
başlayacağımı bilmiyorum.
Kabadayı filmi başlangıç için ideal bir yapım. Zira kültürel
birçok unsuru içerisinde barındırdığından ötürü bir filmin ötesindedir.
Bunların tamamını elimden geldiğince incelemeye gayret edeceğim.
Yazıyı senaryo ve karakterler başlığı altında incelemeye
gayret edeceğim. Kabadayı filmleri bir kategori oluşturduğundan ötürü, dünya
genelinde birçok örneğe sahiptir. Ancak bizim sinemamızda yapılan filmler,
dünyada yapılanların bir taklidi niteliğindedir. Bu nedenle bu orijinal yapımı
incelemekle bir faydam dokunursa ne ala. Olmazsa da canımız sağ olsun. Ne
yapalım? Oturup ağlayalım mı?
Kabadayı Film Senaryosu ve Karakterleri
Emekli bir kabadayının, uzun ve suçlarla dolu olan bir
yaşantının ardından kendi köşesine çekilmesini ve arkadaşlarıyla vakit
geçirmesini izleriz. Kabadayı Ali Osman adında birisidir. Ancak uzun hayatın
kendisine sunacağı belirli hediyeler vardır. Unutkanlık ile başı bir hayli
beladadır. Filmin ilk sahnelerinde, unutkanlığa dair belirli nüanslar görürüz.
Bu durum, karakter ile seyirci arasındaki özdeşleşme için mükemmel şekilde
kurgulanan sahnelerle gerçekleşir.
İkinci katmanda Kabadayı, Karaca ve Murat arasındaki
bağlantıyı öğreniriz. Murat, Ali Osman’ın oğludur. Karaca ise Murat’ın
sevgilisidir. Bu perdede olayların rengi karanlığa bürünür. Bir önceki akta
gördüğümüz şeyler racon ile alakalıdır. Ali Osman, adalet ile insanlar arasında
karar verme merciinde bulunan, sözü kanun kabul edilen ve çevresi tarafından
saygı duyulan bir karakterken, Murat ve Karaca’nın durumu biraz daha vahimdir.
İstanbul’un karanlık sokaklarında yaşayan bu iki karakter
toplumun dışında tiplerdir. Bu karakterlerin ardından Afet ve Sürmeli
karakterleri ile tanışırız. Sürmeli eşcinseldir. Murat’a babalık yapmış, Afet’in
en yakın dostudur. Ali Osman’ı ise babası gibi sevmektedir.
Buraya kadar tanıdığımız karakterler, birbirleri ile sürekli
olarak çatışma halindedir. Farklı hayatlar, farklı görüşler ve farklı
tercihler, birbirinden uzak bu karakterlerin tamamının bir araya gelmesine
sebep olmaktadır. Bir araya gelme durumunun gerçekleşmesi için üçüncü bir
perdenin açılması gerekmektedir. Bu perde, karanlık hale bürünen film yapısını,
iç karartıcı hale getirecek şekilde tasarlanmıştır. Karşımıza çıkan karakterin
adı Devran’dır.
Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu, İsmail Hacıoğlu, Rasim Öztekin
ve Aslı Tandoğan tarafından canlandırılan karakterlerin neredeyse tamamı
mükemmel şekilde uyuşmaktadır. Aslı Tandoğan, Karaca karakteri ile biraz
zorlanmış gibi görünmektedir. Zira karakter ve yaşantısı arasında bir bağlantı
olamaması, karakter ile özdeşleşmesini engellemiş gibi durmaktadır. Filmde
sırıtan tek karakter maalesef kendisidir.
Senaryonun usta bir ismin elinden çıkması, filmin ilk
sahnelerinde, seyirci ve karakterler arasında bir özdeşleşme sağlamakta ve film
bizlere oldukça tanıdık gelmektedir.
Kültür ve Racon
Mafya filmlerinin genel yapısı, suç ve suçlular arasındaki
bağ üzerine kurulmaktadır. Ancak Kabadayı filminde karşımıza çıkan karakter
mafya değildir. Gayri meşru piyasa içerisinde, kendine göre oldukça saygın bir
konumda bulunan, dürüst ve namuslu bir adamdır. İşlediği suçlardan ötürü
pişmanlık duymakta, yapmış olduklarından gurur duymamaktadır. Yani izlediğimiz
film karanlık kişilerin trajedisi üzerinde kurulmaktadır.
Adı konmamış kurallar –raconlar- filmin hemen her sahnesinde
kendisini göstermektedir. Kabadayı karakterinin yüzüğünden, giydiği elbiseye,
elinde tuttuğu tespihe değin hemen her şey kültürel belirli unsurlar hakkında
bilgi vermektedir.
Kabadayı, âlemi farklı bir açıdan görmekte, gerektiği
durumlarda suç işlemekten çekinmemektedir. Bu suçları işlemesinin yegâne
sebebi, girdikleri çukurdan çıkmak istemesiyle alakalıdır.
Mafya, şirket patronları, uyuşturucu kaçakçıları ve polis
arasında kalan Ali Osman, Murat ve Karaca’nın yapması gereken tek şey,
girdikleri yerden minimum zararla kurtulmaktır.
Bu durumu senaryo yapısı içerisinde muhteşem şekilde sağlayan
Yavuz Turgul, ne kadar büyük bir senarist ve sinemacı olduğunu filmin hemen her
sahnesinde hissettirmektedir. Bazı filmler, yönetmenlerin ellerinden sıyrılarak
senaristin filmine dönüşmektedir. Ömer Vargı, her ne kadar mükemmel bir iş
yapmış olsa da yapılan filmin Yavuz Turgul’a ait olmadığını
kanıtlayamamaktadır.
Kabadayı oyuncuları, senaryosu ve sinematografik açıdan,
sinemamızın en önemli yapımları arasına girmeyi başaran filmlerden birisidir.
İMDB sitesinde 7,8 puana sahip olan bu film daha fazlasını
hak etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder